Kırmızı Et etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kırmızı Et etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Ağustos 2010 Pazar

Izgara Biftek

Herkese hayırlı ramazanlar diliyorum. Sevdiklerinizle oturacağınız bereketli sofralarda sağlık ve huzurla geçireceğiniz bir ramazan ayı temenni ediyorum. Malum bu sene ramazan ağustos ayının sıcaklarına denk gelince beslenmemize de ayrı dikkat etmek gerekiyor. Doktorlar öncelikle vücudun kaybettiği suyu yerine koymanın gereğini vurguluyor, daha sonra da protein almamız gerektiğine dikkat çekiyorlar.

İşte bu anlamda bizim evde ramazan başladığından beri iftarda soğuk çorba, sahurda da süt içiliyor. Arada da ızgara biftek yapıyorum..

Izgara biftekleri hafif sıvıyağ ile yağlanmış teflon tavada çok kısık ateşte arkalı önlü pişiriyorum. Etler pişerken, başka bir teflona yine çok az sıvıyağ koyup ikiye kestiğim domatesleri ve halka halka kestiğim soğanları ekliyorum. Çok kısık ateşte soğanlar ve domatesler yumuşayana kadar tavanın ağzı kapalı olarak pişiriyorum. Pişen biftekleri servis tabağına alıp etin yanına soğan ve domatesleri ekliyorum.

Afiyet olsun!

27 Nisan 2009 Pazartesi

Köfteci Mustafa'nın Islama Köftesi


Yakın zaman önce Adapazarı'na yaptığımız günübirlik yolculuk dönüşü tattım Köfteci Mustafa'nın ıslama köftelerini.. Közlenmiş domates ve biber turşusu ve tabii bir de baharatlı kemik suyu ile ıslatılarak ızgarada pişen nefis ekmeklerle servis edildi ıslama köfteler.. 1912'de kurulan ve o zamandan beri faaliyette olan Köfteci Mustafa söylenilene göre ıslama köftenin en iyisini yiyebileceğiniz yermiş ve ıslama köfteyi Adapazarı'na Cumhuriyetten önce Bosna'dan gelenler getirmiş..

Kısacası Köfteci Mustafa tarihi bir atmosferde nefis köfteler tadabileceğiniz güzel bir alternatif.. Yolunuz Adapazarı'na düşerse mutlaka uğrayın..

Adres: Sakarya Cad. No: 42

Bu linklere de göz atabilirsiniz:
Türkiye'nin en iyi 10 köftecisi
Islama Köfte
Geleneksel Lezzet Islama Köfte

14 Ekim 2008 Salı

Salçalı Biftek

Eylül'ün başında davetli olduğumuz Hoşgeldiniz sofrasından hatırlayacaksınız bu fotoğrafı.. Salçalı bifteğin tarifine anca sıra geldi.. Davet menülerinde pilavın yanına çok yakışan bir et yemeği, denemenizi tavsiye ederim..


Malzemeler:
1 kg. biftek (antrikot)

3 yemek kaşığı sıvı yağ
1 adet kuru soğan

1 diş sarımsak

1-2 yemek kaşığı salça

2-3 adet domates
3-4 sivri biber

tuz


Yayvan çelik tencereye sıvıyağı alıp etleri ilave edin. Kısık ateşte, kahverengi sularını salıp çekene kadar etleri iyice kavurun. Rendelenmiş soğan ve sarımsağı da ilave edip soğanın kokusu gidene kadar kavurmaya devam edin. Salça, rendelenmiş domates ve minik minik doğradığınız biberleri etlerin üzerine döküp karıştırın ve kısık ateşte su koymadan pişirin. (etler, domatesin suyuyla pişince çok daha lezzetli oluyor. Eğer domatesler sulu değilse, etlere sıcak su ilave edin.) Etlerin pişmesine yakın tuzunu ilave edip 2-3 dakika daha pişirdikten sonra ocağı kapatın.

Afiyet olsun!

2 Eylül 2008 Salı

Annemin Hoşgeldiniz Sofrası

Tatilden döndüğümüzde annemin hazırladığı sofrada eve dönmenin keyfine vardık..

Özel istek üzerine salata ağırlıklı olarak tasarlanan bu hafif menü umarım ramazan için de size bir fikir verir..

Menümüzde:

kabak salatası

kırmızı biberli salata

patates salatası - 4 -5 patatesi yıkayıp kabuklarını soyduktan sonra küp küp keserek üzerini geçecek kadar su ve biraz tuz ilavesiyle haşlayın. Haşlanan patateslerin suyunu süzüp mikserde iyice çırpın. İçine iyice yıkandıktan sonra kabuğuyla rendelenmiş 2 adet salatalık,1-2 diş sarımsak, 1 çorba kaşığı mayonez, 3-4 çorba kaşığı yoğurt ve biraz da ince kıyılmış dereotu ekleyin.

patlıcan salatası

roka salatası

mercimek çorbası

salçalı biftek , sade pilav

ve sütlaç (tarif vereceğim) vardı..


Şimdiden afiyet olsun!

30 Temmuz 2008 Çarşamba

Yoğurtlu Soslu Kebabım

Henüz reçel kaynatıp salça hazırlamak için vakit bulamamış olsam da dondurucuyu boşaltıp annemin katkılarıyla vişne, bezelye, barbunya ve bamyayla doldurarak kış hazırlıklarına başladım. Dondurucuyu boşaltma işlemlerini daha keyifli hale getirmek için de geçen ramazandan kalan, küp küp keserek buzdolabı poşetlerinde sakladığım pideleri ve kavrulmuş kuşbaşı etleri pratik bir kebap yaparak değerlendirdim.

Malzemeler:
kuşbaşı et
pide (küp küp kesilmiş)
salça
yoğurt
sıvıyağ
sıcak su
kekik

Malzemelerin miktarlarını damak zevkinize göre ayarlayabilirsiniz; bol yoğurtlu ya da az salçalı; kekiksiz ya da pulbiberli denemek size bağlı, bu yüzden miktar vermedim.

Teflon tavaya pideleri alıp kısık ateşte ısınmalarını sağlayın. Bir diğer tavaya salça, sıcak su ve sıvıyağı alın, salçayı inceltmek için malzemeleri karıştırın ve sosu pişirin. Bu esnada kuşbaşı etleri çok kısık ateşte kavurun (ben önceden kavrulmuş et kullandığım için çok pratik oldu, size de etlerinizi kavurup dondurucuda saklamanızı tavsiye ederim). Pişen sosun 3/4'ünü pidelerin üzerine gezdirerek yumuşamalarını sağlayın. Servis tabağına soslu pideleri alın, üzerine etlerinizi ilave edin. Biraz su ile iyice çırptığınız ve kıvam almasını sağladığınız yoğurdu etlerin üzerine dökün. Son olarak da sosun kalanını ve kekiğinizi ekleyin.

Afiyet olsun!

16 Temmuz 2008 Çarşamba

Hoşgeldiniz Sofrası

Geçen hafta, tatilden döndüklerinde kayınvalidemleri ağırladığımız sofra..

ve menüdekiler:
Fırında köfte patates - köfteleri hazırlayıp hafif yağladığım teflon tavada kısık ateşte ağzı kapalı olarak arkalı önlü pişirdim. Köfteler pişerken de yuvarlak dilimlediğim 5 adet patatesi yağlanmış borcama dizip 200' fırında yumuşayana kadar pişirdim. Bu sırada 1/2 yemek kaşığı domates salçası, 1/2 yemek kaşığı biber salçası, zeytinyağı, tuz, karabiber, kekik ve 4 çorba kaşığı suyu teflonda pişirip sosu hazırladım. Patateslerin üzerine köfteleri, dilimlenmiş biber ve domatesleri alıp sosu gezdirdim. 10 - 15 dk. üzeri alimünyumla kapalı olarak fırınladım.

Peksimetli Mikanos salatası


Makarna Salatası - 1/2 paket makarnayı haşladıktan sonra 1 kutu garnitür konserve, mısır, yoğurt ve az mayonezi karıştırarak makarnaya ekledim. Makarnanın sosla iyice karışmasını sağladım.

Zeytinyağlı patlıcan

sevgili Yosunbuka'nın peynirli bohça böreği - tarif vereceğim..

ve zeytinyağlı fasülye cacık ikilisi..

26 Haziran 2008 Perşembe

Köfte & Piyaz

Bu ikiliyi sevmeyen yoktur herhalde.. Bizim evde pek sevildiğinden, Abant'tan aldığımız yöresel fasülyelerin tadına bakmak için en iyi tarifin piyaz olduğuna karar verdiğimde akşam yemeği menümüz de belli olmuştu: köfte piyaz!

Piyaz malzemeleri:

2 su bardağı kurufasülye

zeytinyağı

sirke

tuz
karabiber

pul biber
kekik

Bir gün önceden su dolu bir kapta beklettiğiniz fasülyelerin suyunu süzüp haşlayın. Kevgirde süzülmelerini sağladıktan sonra fasülyeleri servis kabına alın. Miktarlarını arzunuza göre ayarlayabileceğiniz diğer malzemeleri karıştırıp sosu hazırlayın ve fasülyelerin üzerine gezdirin.

Köfte malzemeleri:
500 gr. kıyma
1 adet rendelenmiş kuru soğan
4 çorba kaşığı bayat ekmek rendesi
3 çay kaşığı köfte baharatı
3 çay kaşığı kimyon
tuz
karabiber

Bütün malzemeler çok iyi yoğurulur (anneannem iyi köftenin sırrının burada saklı olduğunu söyler hep..) Ufak parçalar koparılır ve istenilen şekil verilir. (Kullanacağınız kadarını ayırıp diğerlerini dondurucuda saklayabilirsiniz. İhtiyacınız olduğunda pişirmek için çok pratik bir yöntem.)Çok az yağlanmış teflon tavada, kısık ateşte kapağı kapalı olarak köfteler saldıkları suyu çekip kızarana kadar pişirilir.

Afiyet olsun!

6 Haziran 2008 Cuma

Karadeniz Turu 4. Gün Trabzon - Gümüşhane - Of - Uzungöl

Seyahatimizin 4. günü.. Sabah erken Trabzon öğretmenevi'nden ayrılıyoruz. Şehrin gece görünümü bize İstiklal Caddesi'ni andırmıştı. Biz İstanbul'dan kaçmak için burada olduğumuza göre bir an önce Sümela Manastırı'nın yolunu tutmalıydık. Erzurum tabelalarını takip ederek Maçka'ya doğru gidiyoruz.

Ama önce yöresel bir kahvaltı.. Fazla vakit geçmeden Akoluk Lokantası çıkıyor karşımıza.. Yanyana kulübelerden oluşan, yeşillikler içinde çok şirin bir lokanta..

Kuymak hayallerimiz ne ellerinde ne de fırında mısır unu kalmadığı için suya düşüyor, fakat bal kaymağa da hayır diyemiyoruz. Kahvaltımızı sipariş ettikten sonra, Manastır dönüşü öğle yemeği için buraya uğrar ve kuymak yeriz diye düşünüyoruz. Bunun üzerine güleryüzlü garsonumuz İlker yanımıza geliyor, dönüş yolunda tekrar uğrayıp uğrayamayacağımızı, bize kuymak ikram etmek istediklerini söylüyor. Öyle hoşumuza gidiyor ki bu jest, sevinçle kabul ediyoruz bu içten teklifi.

Ve işte muhteşem kahvaltımız:



Müthiş aromalı yayla peyniri, minzi (toz peynir), tel peynir, beyaz peynir, bal-kaymak zeytin, domates salatalık, reçel, cips (patates kızartmasına cips dediklerini öğreniyoruz), sahanda yumurta ve Karadeniz çayı var bu enfes kahvaltıda.. İlker bize öyle mükellef bir kahvaltı hazırlatıyor ki keyfimize diyecek yok. Öğle yemeğinde görüşmek üzere vedalaşıyor ve yolumuza devam ediyoruz.

Manastır yolu muhteşem! Vadide Altındere akıyor ve her yer orman! Yolda balık tesisleri ve bir aile pansiyonu (Kayalar Aile Pansiyonu) görüyoruz. Altındere Dinlenme Tesisleri'ne geliyoruz ve arabayla giriş yaptıktan sonra virajlı yokuşları tırmanmaya başlıyoruz. Tepeye varmak zaman alıyor çünkü adım başı fotoğraflanacak enfes kareler var.

Ağaç gövdeleri yosun tutmuş, havaya kuş cıvıltıları ve Altındere'nin sesi karışıyor. Arabayla gidebildiğimiz kadar gidip patika yoldan yürüyerek devam ediyoruz.


Manastır uzaktan görünüyor..



Manastır'a çıkan merdivenler..


ve merdivenlerin bitiminde bizi karşılayan manzara..


Sonunda Sümela Manastırı'ndayız.. Deniz seviyesinin 1150 m. üzerinde.. Gezerken rahiplerin ibadet yeri olarak neden burayı tercih ettiklerini çok iyi anladık. Nefes kesen bir doğa, huzur ve dinginlik hakim..


Manastır'da bir odanın penceresi..



İbadethane girişi.. Kök boyasıyla çizilen figürlerin çoğunun yüzü ya kutsal gördükleri için yabancılar tarafından çalınmış, ya da başkaları tarafından kazınmış.. Biraz geç de olsa sahip çıkmaya başlamışız ve şu anda burayı koruyan görevliler var.



Karaca Mağarası'nı görmek için Maçka'dan ayrılıp Gümüşhane'nin Torul ilçesine geçiyoruz .


Dönüşte, Gümüşhane yolu üzerinde Pervanoğlu Tesisleri'nde meşhur Hamsiköy sütlacının tadına bakmak için mola veriyoruz.


Hamsiköy, Maçka'nın bir ilçesi ve sütlacın sırrı bu köyün sütünden yapılıyor olması.. Gerçekten de çok değişik bir lezzeti var..


Kahvaltıda anlaştığımız üzere öğle yemeğimizi Akoluk'ta yiyoruz.

Kuymak (İlker'in tarifi ile en kısa zamanda yayınlayacağım)


saç kavurma
ızgara köfte


salata

Öğle yemeğinden sonra yola koyuluyoruz. Akşamı Uzungöl'de geçireceğiz. Yolda, eşimin arkadaş ve akrabalarının tüyolarını aldıktan sonra
Giresun'da fındık, Of'da döner molası veriyoruz.

Köşem Fındık'ın nefis fındık ve fındık ezmesinin tadına bakıyoruz..


ve sakın yemeden gitmeyin diye tembihlendiğimiz Nizam Usta döneri..

Akşam vardığımızda Uzungöl kapkaranlık.. Elektrik kesintisi.. Pekçok motel ve bungalow arasından jeneratörlü olanı seçip İnan Kardeşler'e yerleşiyoruz..

Aklımızda Sümela Manastırı, uykuya dalıyoruz..

5 Haziran 2008 Perşembe

Karadeniz Turu 3. Gün Sinop - Samsun - Trabzon

Sinop Öğretmenevi'nde erken bir kahvaltıdan sonra, Tarihi Sinop Cezaevi'nin kapalı, Erfelek Şelaleleri'nin de sular altında olduğunu öğrenince rotamızı önce Akliman Koyu'na, oradan da Hamsilos'a çeviriyoruz.



Akliman Koyu Milli Parklar Genel Müdürlüğü bünyesinde. Kamp ve mesire yerleri de var.



Hamsilos yolunda gördüğümüz "En güzel temizlik kirletmemektir" tabelası çok hoşumuza gidiyor, fakat Hamsilos fiyordunda sinekten geçilmiyor..


ve Türkiye'nin en kuzey ucundayız.. 1863'te inşa edilen rota fenerine bir aile bekçilik ediyor.. İnceburun dönüşü Gerze üzerinden öğle yemeği molasını vereceğimiz Samsun'a yol alıyoruz. Yakakent'e 5 km. kala yol kenarında dikkatimizi çeken bir şey oluyor
ve mola verip manzaraya nazır kömür ateşinde pişen semaverde çay keyfi yapıyoruz. Burayı işleten aileden, kısa zaman içinde burada "dualarımızla" alabalık tesisi kurmayı planladıklarını öğreniyoruz.



Öğle yemeğini Mehmet Yaşin'in tavsiyesiyle Samsun - Oskar Lokantası'nda yiyor ve yine kendisinin tavsiyelerini tadıyoruz. Tertemiz, ferah ve çok güzel bir dekorasyonu var lokantanın.
Öğle yemeği saatini geçirdiğimiz için fazla çeşit bulamayacağımızı öğrenince biraz üzülsek de yöresel yemeklerde ısrar ediyoruz ve sofradan mutlu mesut kalkıyoruz..

Ankara tava Mehmet Yaşin'in tabiriyle "damak çatlatan cinsten" (kuzu eti)

Mantarlı Buğu Kebap (dana eti)

Koyun Yoğurdu - Koyun eti ve sütü kesinlikle ağzına koymadığı gibi eve de sokturmayan ben, bayıla bayıla yiyorum bu enfes yoğurdu Karadeniz'de.. İstanbul'da olsam asla denemeyeceğim bir başka lezzet..)

Ekmek Kadayıfı - ikram edilen bu nefis tatlıyı İstanbul'a dönünce yapmam gerektiğini hatırlıyorum..

Bu leziz menüden sonra akşam konaklayacağımız Trabzon'a doğru yol alıyoruz. Şehre oldukça geç vardığımızdan çok aramamıza rağmen yöresel yiyecek bulamıyoruz. Aceleyle karnımızı doyurup uykuya dalıyoruz, ertesi günün yolculuğumuzun en unutulmaz günlerinden biri olacağından habersiz..