28 Haziran 2008 Cumartesi

Sebzeli Mini Pizza ve Cevizli Kabak Mezesi

Cuma akşamı yemekli bir doğumgünü partisine davetli olduğumuzu öğrendiğimde işten eve dönünce neler hazırlayabileceğimi düşünmeye başlamıştım bile. Fazla zamanım olmadığından, hem pratik hem de amaca uygun bir tarif aramaya başladım ve nihayet - davetlilerin çok beğenip tariflerini isteyeceklerini tahmin etmediğim- iki aperatifte karar kıldım..


İlki, Emel Başdoğan'ın sebzeli mini pizza tarifi.. Malzemelerin evde bulunduğundan emin olduktan sonra hazırlıklara başladım.. Gelelim orjinal tarife ve benim eklemelerime..


Malzemeler:
1 adet patates (ben 2 adet kullandım)
2 adet kabak

sosis (ben 5 adet parmak sosis kullandım)

tuz

karabiber

kekik

4 silme yemek kaşığı un (30 gr.)

2 adet yumurta
1 su bardağı süt
tereyağ (malzemeleri kavurmak için - ben 1 yemek kaşığı sıvıyağ kullandım)
kaşar peyniri (ben ekledim)

Kabuklarını soyduğunuz patatesi küçük küpler halinde kesip tuzlu suya koyun. Suyunu süzüp yağda kavurun. Kabakları yıkadıktan sonra kabuklarıyla birlikte minik küpler halinde kesin. Patatesler kavrulunca kabakları ilave edin ve harcı kavurmaya devam edin. Sosisleri minik minik doğrayın ve kavrulan sebzelere ekleyin. Kısa süre kavurmaya devam edip, tuz, karabiber, kekik ve kaşar peyniri ekleyin. Peynir erimeye başlayınca ocağı kapatın. Harcı 12'li muffin kalıbına pay edin (piştikten sonra yapışmaması için kalıbı yağlayabilirsiniz). Un, yumurta ve sütü blenderda çırpın ve kalıplardaki harcın üzerine dökün. Önceden 180' de ısıtılmış fırında 25 dk. pişirin. Yapışmaz bir spatülle mini pizzaları kalıptan çıkarıp servis yapın.


Mini pizzaların yeterli olmayacağını düşünüp daha önce lise arkadaşları yemeği için yaptığım cevizli kabak mezesi de hazırlamaya karar verdim. Tarif Sahrap Soysal'a ait.

Malzemeler:
3 adet orta boy kabak
2 yemek kaşığı sıvıyağ
1 çay kaşığı tuz

Sosu için:
1 su bardağı yoğurt
1 yemek kaşığı mayonez
3 diş sarımsak
1/2 su bardağı ince çekilmiş ceviz (ben cevizleri elimle gelişigüzel iri parçalara ayırdım)
1 demet dereotu (ben kullanmadım)
1 tatlı kaşığı pul biber

Kabakları iyice yıkadıktan sonra rendenin iri tarafıyla rendeleyin. Sıvıyağla rende kabakları yüksek ısılı ateşte sürekli karıştırarak 5-6 dk.kavurun ve tuz ilave ederek ılınması için kenara alın. Derin bir kapta sos malzemelerini karıştırıp ılınan kabakların üzerine dökün, iyice harmanlayın. Üzerini pul biber ve dilerseniz ekstra cevizle süsleyip servise sunun.

Afiyet olsun!

26 Haziran 2008 Perşembe

Köfte & Piyaz

Bu ikiliyi sevmeyen yoktur herhalde.. Bizim evde pek sevildiğinden, Abant'tan aldığımız yöresel fasülyelerin tadına bakmak için en iyi tarifin piyaz olduğuna karar verdiğimde akşam yemeği menümüz de belli olmuştu: köfte piyaz!

Piyaz malzemeleri:

2 su bardağı kurufasülye

zeytinyağı

sirke

tuz
karabiber

pul biber
kekik

Bir gün önceden su dolu bir kapta beklettiğiniz fasülyelerin suyunu süzüp haşlayın. Kevgirde süzülmelerini sağladıktan sonra fasülyeleri servis kabına alın. Miktarlarını arzunuza göre ayarlayabileceğiniz diğer malzemeleri karıştırıp sosu hazırlayın ve fasülyelerin üzerine gezdirin.

Köfte malzemeleri:
500 gr. kıyma
1 adet rendelenmiş kuru soğan
4 çorba kaşığı bayat ekmek rendesi
3 çay kaşığı köfte baharatı
3 çay kaşığı kimyon
tuz
karabiber

Bütün malzemeler çok iyi yoğurulur (anneannem iyi köftenin sırrının burada saklı olduğunu söyler hep..) Ufak parçalar koparılır ve istenilen şekil verilir. (Kullanacağınız kadarını ayırıp diğerlerini dondurucuda saklayabilirsiniz. İhtiyacınız olduğunda pişirmek için çok pratik bir yöntem.)Çok az yağlanmış teflon tavada, kısık ateşte kapağı kapalı olarak köfteler saldıkları suyu çekip kızarana kadar pişirilir.

Afiyet olsun!

23 Haziran 2008 Pazartesi

Dr. Oetker Krem Karamel

Çocukluğumuzda kardeşimle ters çevirip üzerinde müzik yaptığımız alüminyum krem karamel kalıplarında pişerdi bu nefis tatlı.. Şimdi o kaplar yok ama ben krem karameli hala çok severim.. Rastladığım tariflerde bol yumurta olduğundan yapmaya çekinmiş ve Dr. Oetker'in toz karışımını almıştım..

Malzemeler:

1 adet Dr. Oetker krem karamel toz karışım

2,5 su bardağı süt

1 yumurta sarısı (daha yoğun bir kıvam arzu ederseniz)


Karışım paketinden çıkan karamel sosu, suyla çalkalanmış 5 adet krem karamel kalıbına paylaştırın. Tencereye sütü alıp toz karışımı içine boşaltın (eğer yumurta sarısı kullanacaksanız bu aşamada onu da tencereye ekleyin) ve orta ateşte sürekli karıştırarak pişirin. Kaynamaya başlayınca 1 dk. daha ateşte tutun ve ocaktan indirin. Pişen krem karameli hazırlanmış kalıplara sos ile karıştırmadan dökün. Oda sıcaklığına geldikten sonra buzdolabında 1-2 saat soğutun. Bir bıçakla kalıpların yanlarından hava aldırıp tabağa ters çevirerek servis yapın.


Not: Bir sonraki krem karameli Emel'ciğimin tarifiyle yapacağım..

21 Haziran 2008 Cumartesi

Dakikalara Dikkat Edilmesi Gereken Çilek Reçeli

Hatırlarsanız, bizim evde reçelin fazla tüketilmediğinden bahsetmiştim. Sağolsun annelerimiz çeşit çeşit yapıp bize de yolluyorlar.. Hal böyle olunca bana da tarifleri sizlerle paylaşmak düşüyor..

Çilek reçeli için malzemeler:

1 kg. çilek
1 kg. tozşeker
1/2 limon suyu

Saplarını ayıkladığınız çilekleri iyice yıkayıp derin bir tencereye alın. İlk aşamada çilekleri 20 dk. şekersiz kaynatın. İkinci aşamada şekeri ilave edip çilekleri 20 dk. daha kaynatın. Son olarak limon suyunu ekleyin ve 5 dk.daha kaynatın.

Afiyet olsun!

Annemin notu: Bu reçel tarifinde dakikalara dikkat edilmesi gerekiyor..

19 Haziran 2008 Perşembe

Yazın Vazgeçilmezleri: Zeytinyağlı Fasulye ve Cacık

Evlenmeden önce de böyleydi: yaz geldi mi, bizim evden zeytinyağlı fasulye ve cacık hiç eksik olmazdı.. Şimdi ben de bu yaz geleneğini devam ettiriyorum ve ikisini birbirine çok yakıştırdığımdan ne zaman fasulye pişirsem yanına cacık da hazırlıyorum..

Peki ya sizin zeytinyağlı fasulyenin yanına mutlaka pişirdiğiniz ya da hazırladığınız bir vazgeçilmeziniz var mı?

Malzemeler:

1 kg. çalı fasulyesi
1 büyük kuru soğan
4-5 diş sarımsak
2 rendelenmiş domates

2 tatlı kaşığı domates salçası

4 adet kesmeşeker

tuz

zeytinyağı (damak zevkinize göre miktarını ayarlayabilirsiniz)

2 çay bardağı su

Fasulyeleri yıkayıp kenarlarını alın. Arzunuza göre, iri olanları uzunlamasına ikiye kesebilirsiniz. Soğanı, sarımsağı, domatesi rondodan geçirip salçayı da ilave ederek pişirin. Tuzu, şekeri ve 2 çorba kaşığı zeytinyağını da ekleyip sosu iyice pişirin. Fasulyeleri ilave edip iyice karıştırarak sosla özleşmesini sağlayın. Suyunu da ekleyip fasulyeler yumuşayıncaya kadar pişirin. (Benim gibi düdüklü tencerede pişirirseniz 8 dk. yeterli olacaktır.) Piştikten sonra fasulyelerin üzerine arzu ettiğiniz miktarda zeytinyağı gezdirip demlenmesi için tencerenin kapağını kapayın. Ilındığında servise hazırdır.


Benim sevdiğim şekliyle cacık için malzemeler:

4 -5 salatalık
yoğurt (yaklaşık 4 su bardağı)
2 diş sarımsak

taze nane

kekik
soğuk su (ben çok koyu sevmediğimden 1/2 lt. ye yakın kullanıyorum)

zeytinyağı (arzuya göre)


Su hariç bütün malzemeleri rondodan geçirip derin bir kaseye alın. İçine soğuk su ekleyip çırpıcıyla iyice karıştırın. Dilerseniz üzerine birkaç damla zeytinyağı gezdirebilir ve taze nane yapraklarıyla süsleyebilirsiniz.


Afiyet olsun!

17 Haziran 2008 Salı

Elmalı Kurabiye ve Limonlu Kek (PDÇS 25)

Annemin babalar günü çay daveti için yaptığı elmalı poğaçalar.. Malzemesinde yoğurt bulunan bütün hamurişleri gibi, bu poğaça da oldukça yumuşak bir hamura sahip ve çok lezzetli..

Malzemeler:

1 çay bardağı sıvıyağ
1 çay bardağı yoğurt
125 gr Becel (oda sıcaklığında)
1 çay kaşığı kabartma tozu
aldığı kadar un

İç malzemesi için:
4 adet kabuksuz elma rendesi
4 yemek kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tarçın

pudra şekeri (süslemek için)

Tarçın hariç iç malzemeyi karıştırıp kısık ateşte pişirin. Harç piştikten sonra tarçını ilave edip soğuması için kenara alın. Bu sırada hamur malzemelerini karıştırıp yoğurun. Hamurdan parçalar koparıp istediğiniz kurabiye formunu verin ve ortasına iç harçtan ilave edin. Önceden 200' ısıtılmış fırında yaklaşık 20 dk. kurabiyeler beyaz kalacak şekilde pişirin. Servisten önce kurabiyeleri pudra şekeri ile süsleyebilirsiniz.

Not: Aynı hamur tarifiyle tuzlu poğaça da yapabilirsiniz. Hamura biraz tuz ekleyip harcı kıyma, peynir ya da patates olarak ayarlamanız ve poğaçaların üzerine yumurta sarısı sürmeniz yeterli olacaktır..


ve bu da babamın anneme "boynuz kulağı geçmiş" yorumunu yaptığı limonlu kekim..

Malzemeler:

3 yumurta
2 su bardağı toz şeker
3.5 su bardağı un
1 su bardağı yoğurt
200 gr. Becel
1 kabartma tozu
2 limon kabuğu rendesi ve suyu
arzuya göre kuru üzüm, fındık ya da ceviz

Derin bir kapta yumurtaları mikserle çırpın. İçine sırasıyla yoğurt, Becel, un, kabartma tozu, limon kabuğu rendesi ile suyunu ilave edin. Eklediğiniz her malzemeden sonra karışımı mikserle çok iyi çırpın. Arzuya göre hamura kuru üzüm, fındık ya da ceviz ekleyin. Önceden 175' ısıtılmış fırında 45-50 dk. pişirin.

Afiyet olsun!


Kurabiye ve keki sevgili Hülya'nın evsahibeliğini yaptığı PDÇS 25'e yolluyorum. Hülya'cım kolay gelsin..






16 Haziran 2008 Pazartesi

Prenses Pasta ve Pelin'in Peynirli Baharatlı Çubukları


Pazar, babalar günü dolayısıyla annem, bizi ve kayınvalidemleri çaya davet etti. Kendisini ikna etmek çok zor olduysa da iki çeşit de ben hazırladım ve Pelin'in baharatlı peynirli çubukları ile limonlu kek pişirdim..

Menümüz:

Tarifleri paylaşmaya hepimizin çok severek yediği serinletici prenses pastayla başlıyorum..


Prenses pasta için malzemeler:
2 poşet krem şanti
2 su bardağı süt
2 paket Eti piknik (biri sade diğeri kakaolu)
l portakal kabuğu rendesi
3 yemek kaşığı pudra şekeri
100 gr. fındık

Sosu için:
l su bardağı süt
l su bardağı su
4 yemek kaşığı şeker
3 yemek kaşığı kakao
3 tatlı kaşığı nişasta (tepeleme değil)

Krem şantiyi süt ile hazırlayın. Bisküvileri içine kırıp diğer malzemeleri de ekleyin ve uzun bir borcama yayın. Sosu çok koyu olmayacak şekilde pişirin. Krem şantili karışımın üzerine yayın ve soğuması için buzluğa kaldırın. Soğuk servis yapın.

* * *


Birkaç haftadır bu baharatlı çubukları denemek için fırsat kolluyordum. Babalar gününü fırsat bilip pazar sabahı mutfağı girdim, Pelin'in tarifini değişiklik yapmadan uyguladım ve aile fertlerinin hepsi bu tadı çok sevdi. Pelin'ciğim bu güzel tarif için çok teşekkürler..

Malzemeler:

2 yumurta (birinin sarısı üzerine)
1 su bardağı kaşar rendesi
125 gr.
oda ısısında tereyağı
1 çorba kaşığı sirke
1/2 paket kabartma tozu
aldığı kadar un
tuz, karabiber, kekik, kuru nane, kuru fesleğen
üzerine serpmek iç
in haşhaş tohumu

2 su bardağı kadar unu bir kaba alıp kalan malzemeyi ekleyin. Özlü bir hamur elde edene kadar yoğurun. Hamuru 15 dk. buzdolabında dinlendirip bezelere ayırın ve merdaneyle hamuru 1/2 cm. kalınlığında açın. Serçe parmağı kalınlığında şeritler kesin. Şeritlerin muntazam olması için hamuru olabildiğince dikdörtgen formda açmaya çalışın. Şeritleri ayırmadan üzerlerine yumurta sarısı sürüp haşhaş tohumu serpin. Önceden 180' ısıtılmış fırında altları ve üstleri pembeleşene kadar pişirin.

Afiyet olsun!

14 Haziran 2008 Cumartesi

Annemin Naneli Limonatası


Sıcaklar bastırdığında, hem serinlemek hem de günün yorgunluğunu atmak için limonata çok keyifli bir alternatif.. Ben de perşembe akşamı tarif defterimi karıştırırken annemin limonata reçetesine rastladım ve hemen mutfağa girdim.

Malzemeler:
6 adet limon
2,5 çay bardağı tozşeker (damak zevkinize göre şeker miktarını ayarlayabilirsiniz)
1 litre soğuk su
taze nane yaprağı (arzu ettiğiniz miktarda)

Limonu iyice yıkadıktan sonra derince bir kaba rendeleyin. Rendelenmiş limonları kuşbaşı doğrayarak üzerine toz şeker ilave edin. Bu karışımı 1 gece buzdolabında bekletin.
Ertesi gün limonlarla şekerli suyu iyice yoğurarak tel süzgeçten geçirin. Dilerseniz elde ettiğiniz limon konsantresini buzdolabında saklayabilir ve içeceğiniz zaman soğuk su ilave edebilirsiniz, ya da konsantrenin içine soğuk suyu ve nane yapraklarını ekleyip limonatanızı hazır edebilirsiniz.

Buz gibi limonatanızı misafirinize ikram edebilir, ya da kendinizi şımartıp balkonda limonata keyfi yapabilirsiniz..


Afiyet olsun!

Not: Limonatanızdan buz kalıbına koyarak buz elde edebilir, servis yapacağınız zaman bu buzları kullanabilirsiniz. Böylece limonatanın içinde eriyen buzlar içeceğinizi sulandırmamış olur..


12 Haziran 2008 Perşembe

İlker'in Tarifiyle Kuymak

Hatırlayacaksınız, Karadeniz gezimizin 4. günü Trabzon - Akoluk Lokantası'nda tatmıştık kuymağı. Bir peynir sever olarak bu lezzete bayılmış ve dayanamayıp sevgili İlker'den tarifini istemiştim. Sağolsun, öyle yardımseverdi ki, bir koşu tarifi yazıp bana verdi. Ben de hiçbir değişiklik yapmadan İlker'in yazdığı tarifi size aktarıyorum..


Tereyağı eriyecek. Ondan sonra 2 su bardağı su katılacak. Su kaynadıktan sonra mısır unu katılacak. Çok katı olmayacak şekilde olacak. Ondan sonra da tellenen peynir (Karedeniz'de köylerde yapılan bir peynir. İlker İstanbul'da bulamayacağımızı söyledi, onun yerine dil peyniri ya da örgü peynir kullanabilirmişiz) konulup eritilecek. 5 dk. sonra tamam olur.

Afiyet olsun!

Not: Bu lezzeti İstanbul'da da yakalayabilmek için Ayder'den bakır kuymak sahanı almıştık. Dener denemez benim kuymağımın fotoğrafını da ekleyeceğim.. Bu arada kuymak sıcak sıcak yeniyor..

14.06.08 tarihli ekleme: Sofradaki Anadolu etkinliğinde tanışma fırsatı bulduğumuz Trabzon'lu ustanın laz böreğini yerken, kuymak ve mıhlamanın aslında aynı şey olduğunu, Trabzon'da kuymak, Rize'de mıhlama, hatta başka yörelerde başka isimler de aldığını öğrendik..

10 Haziran 2008 Salı

Zeytinyağlı Enginar

Tatil boyunca mutfaktan uzak kaldım.. İşte bu özlemle mutfağa girip, yazı da bahane ederek zeytinyağlı ağırlıklı menüler hazırlıyorum bu aralar. Zeytinyağlı enginar da pişirdiklerimden biri..


Malzemeler:

6 adet enginar
2 adet limon
2 adet kuru soğan

3 yemek kaşığı zeytinyağ

1 çay kaşığı un

tuz
2 adet kesmeşeker
dereotu
bezelye (arzuya göre)



Ayıklanmış enginarların varsa üstlerindeki tüylü kısımlarını bir kaşık yardımıyla ince bir tabaka halinde temizleyip limonla ovun ve kararmamaları için limonlu suda bekletin. Soğanı piyazlık doğrayıp zeytinyağı ile çevirin. Enginarları ve bezelyeleri ilave edin. Tuz, şeker ve unu yarım limon suyu ile karıştırıp enginarların üzerine gezdirin. Üzerine çıkacak kadar su ilave ettikten sonra enginarlar yumuşayıncaya kadar pişirin. Eğer benim gibi düdüklü tencereyi tercih ederseniz 6-7 dk. yeterli olacaktır. Piştikten sonra enginarları servis tabağına alıp üzerlerini dereotuyla süsleyin.


Bu da annemin geçen hafta bizi davet ettiği akşam yemeği için yaptığı enginarlar. Dilerseniz annem gibi enginarlarınızı bezelyesiz de pişirebilirsiniz..

Afiyet olsun!

9 Haziran 2008 Pazartesi

Karadeniz Turu Son Gün Uzungöl - Ayder Yaylası

Gezimizin son gününe İnan Kardeşler'de kahvaltı ve göl etrafında gezinti ile başlıyoruz. Hava oldukça soğuk..






Arabayı aşağıda bırakıp göle tepeden bakmak için yukarı tırmanıyoruz..







Öğlen Uzungöl'den ayrılıp sınır kapısına gidiyoruz..


Dönüşte Rize'nin Çamlıhemşin girişinden Ayder Yaylası'na doğru yol alıyoruz.

Gezimiz boyunca gördüğümüz teleferiklere Çamlıhemşin'de de rastlıyoruz. Vadilerin yamaçlarına kurulu köylerin hanelerinin bahçeleri karşı yamaçta olabildiğinden, kurdukları teleferiklerle kimi zaman ürünlerini kimi zaman da insan taşıdıklarını öğreniyoruz..

Çok vakit geçmeden Ayder Yaylası'ndayız..

Her yer yemyeşil, çimenler bir örtü gibi etrafı kaplamış.. Pekçok motel ve pansiyon var, biz Kuşpuni'nde karar kılıyoruz.. Tertemiz ve sımsıcak bir dağ evi burası..


Pencereden gördüğümüz ve gün boyu sesini duyduğumuz güzellik..


Açık hava karnımızı acıktırınca akşam yemeği molası veriyoruz..

Tereyağlı kaşarlı alabalık

karışık salata

ustadan tarifini aldığım mıhlama..

ve turşu..


Ertesi sabah Kuşpuni'nde kahvaltıyla Karadeniz gezimizi sonlandırıyoruz..


Sanki Karadeniz de hüzünlü biz onu bırakıyoruz diye.. Bir daha gelmeye söz vererek muhteşem doğası, güleryüzlü insanları, nefis mutfağı ile yolculuk boyunca gezip gördüğümüz yerleri düşünüyoruz.. Kimbilir İstanbul'a gidince nasıl alışacağız..

6 Haziran 2008 Cuma

Karadeniz Turu 4. Gün Trabzon - Gümüşhane - Of - Uzungöl

Seyahatimizin 4. günü.. Sabah erken Trabzon öğretmenevi'nden ayrılıyoruz. Şehrin gece görünümü bize İstiklal Caddesi'ni andırmıştı. Biz İstanbul'dan kaçmak için burada olduğumuza göre bir an önce Sümela Manastırı'nın yolunu tutmalıydık. Erzurum tabelalarını takip ederek Maçka'ya doğru gidiyoruz.

Ama önce yöresel bir kahvaltı.. Fazla vakit geçmeden Akoluk Lokantası çıkıyor karşımıza.. Yanyana kulübelerden oluşan, yeşillikler içinde çok şirin bir lokanta..

Kuymak hayallerimiz ne ellerinde ne de fırında mısır unu kalmadığı için suya düşüyor, fakat bal kaymağa da hayır diyemiyoruz. Kahvaltımızı sipariş ettikten sonra, Manastır dönüşü öğle yemeği için buraya uğrar ve kuymak yeriz diye düşünüyoruz. Bunun üzerine güleryüzlü garsonumuz İlker yanımıza geliyor, dönüş yolunda tekrar uğrayıp uğrayamayacağımızı, bize kuymak ikram etmek istediklerini söylüyor. Öyle hoşumuza gidiyor ki bu jest, sevinçle kabul ediyoruz bu içten teklifi.

Ve işte muhteşem kahvaltımız:



Müthiş aromalı yayla peyniri, minzi (toz peynir), tel peynir, beyaz peynir, bal-kaymak zeytin, domates salatalık, reçel, cips (patates kızartmasına cips dediklerini öğreniyoruz), sahanda yumurta ve Karadeniz çayı var bu enfes kahvaltıda.. İlker bize öyle mükellef bir kahvaltı hazırlatıyor ki keyfimize diyecek yok. Öğle yemeğinde görüşmek üzere vedalaşıyor ve yolumuza devam ediyoruz.

Manastır yolu muhteşem! Vadide Altındere akıyor ve her yer orman! Yolda balık tesisleri ve bir aile pansiyonu (Kayalar Aile Pansiyonu) görüyoruz. Altındere Dinlenme Tesisleri'ne geliyoruz ve arabayla giriş yaptıktan sonra virajlı yokuşları tırmanmaya başlıyoruz. Tepeye varmak zaman alıyor çünkü adım başı fotoğraflanacak enfes kareler var.

Ağaç gövdeleri yosun tutmuş, havaya kuş cıvıltıları ve Altındere'nin sesi karışıyor. Arabayla gidebildiğimiz kadar gidip patika yoldan yürüyerek devam ediyoruz.


Manastır uzaktan görünüyor..



Manastır'a çıkan merdivenler..


ve merdivenlerin bitiminde bizi karşılayan manzara..


Sonunda Sümela Manastırı'ndayız.. Deniz seviyesinin 1150 m. üzerinde.. Gezerken rahiplerin ibadet yeri olarak neden burayı tercih ettiklerini çok iyi anladık. Nefes kesen bir doğa, huzur ve dinginlik hakim..


Manastır'da bir odanın penceresi..



İbadethane girişi.. Kök boyasıyla çizilen figürlerin çoğunun yüzü ya kutsal gördükleri için yabancılar tarafından çalınmış, ya da başkaları tarafından kazınmış.. Biraz geç de olsa sahip çıkmaya başlamışız ve şu anda burayı koruyan görevliler var.



Karaca Mağarası'nı görmek için Maçka'dan ayrılıp Gümüşhane'nin Torul ilçesine geçiyoruz .


Dönüşte, Gümüşhane yolu üzerinde Pervanoğlu Tesisleri'nde meşhur Hamsiköy sütlacının tadına bakmak için mola veriyoruz.


Hamsiköy, Maçka'nın bir ilçesi ve sütlacın sırrı bu köyün sütünden yapılıyor olması.. Gerçekten de çok değişik bir lezzeti var..


Kahvaltıda anlaştığımız üzere öğle yemeğimizi Akoluk'ta yiyoruz.

Kuymak (İlker'in tarifi ile en kısa zamanda yayınlayacağım)


saç kavurma
ızgara köfte


salata

Öğle yemeğinden sonra yola koyuluyoruz. Akşamı Uzungöl'de geçireceğiz. Yolda, eşimin arkadaş ve akrabalarının tüyolarını aldıktan sonra
Giresun'da fındık, Of'da döner molası veriyoruz.

Köşem Fındık'ın nefis fındık ve fındık ezmesinin tadına bakıyoruz..


ve sakın yemeden gitmeyin diye tembihlendiğimiz Nizam Usta döneri..

Akşam vardığımızda Uzungöl kapkaranlık.. Elektrik kesintisi.. Pekçok motel ve bungalow arasından jeneratörlü olanı seçip İnan Kardeşler'e yerleşiyoruz..

Aklımızda Sümela Manastırı, uykuya dalıyoruz..