Beyaz Et etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Beyaz Et etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2010 Cuma

Barbekü Soslu Tavuk Kanat

Pazar gününün yoğun temposunda öğle yemeğine anca vakit bulunca hem pratik hem de haftasonuna yakışır diye tavuk kanatta karar kıldım. Yıkayıp kuruladığım kanatları barbekü sos, tuz ve karabibere bulayıp buzdolabında 2 saat dinlendirdim.

Kanatları fırın teline dizip yağlı kağıtla kapladığım fırın tepsisinin üzerine koydum ve 200' fırında kanatlar pişene kadar 15 dk. fırınladım. Fırını ızgara konumuna getirip kanatlar kızarana kadar pişirdim.

Belki siz de bu haftasonu kanat yapmaya karar verirsiniz.. Şimdiden afiyet olsun!

10 Aralık 2009 Perşembe

Haftasonunda Balık Keyfi

Bizim evde balık sezonu henüz açılmadı. Bu durumu kendine dert edinen ve biz olmadan boğazından balık geçmeyen annem de bizi haftasonu hazırladığı balık sofrasına davet etti. Buğulama balığı pek sevmediğimi çok iyi bilen anneciğim hamsiyi teflonda, çinekopu da fırında yapmış. Balığın yanında salatadan başka bir şey yemediğimiz için de menüde kıvırcık salata, patates salatası ve meksika salatası balıklara eşlik etti.

Teflonda hamsi tarifi için buraya tıklayın.

Çinekoplar temizletildikten sonra 175' derece fırınlandılar. Sonuç olarak balığa ve salataya doyduğumuz nefis bir menü oldu.

Sitedeki diğer balık tarifleri için;

Fırında levrek tarifi

Palamut tarifi

Soslu levrek tarifi

22 Ağustos 2009 Cumartesi

Izgara Tavuk & Kremalı Makarna

Hepinize hayırlı ramazanlar diliyorum; sağlık ve mutlulukla bereketli sofralarınız olsun, ibadetleriniz kabul olsun inşallah.. Bu sene ramazanı yazın idrak ettiğimizden dolayı iftar soframızın daha hafif olmasına dikkat etmeye karar verdim.. Ana yemek olarak ızgara tavuk ve kremalı makarna keyifli bir alternatif oldu..

Bir gece sütte beklettiğim iki parça göğüs tavuğu çok az yağlanmış teflona koyup orta ateşte sık sık ters yüz ederek pişirdim. Haşladığım makarnayı da bir paket krema ve taze fesleğenle 2-3 dk. pişirdim. Yanında salata ile hem pratik, hem doyurucu bir iftar menüsü oldu.

Afiyet olsun!

21 Ocak 2009 Çarşamba

Fırında Tavuk

Daha önce kalça şişten yaptığım fırında tavuğu geçen hafta akşam yemeği için bütün olarak ve fırın poşetinde pişirdim. Bu şekilde hem daha bereketli hem de daha şık oldu.

Malzemeler:
1 bütün tavuk (temizlenmiş)

1 çorba kaşığı salça

2 adet havuç (temizlenmiş ve yuvarlak kesilmiş)

2 adet patates (temizlenmiş ve küp küp kesilmiş)

3-4 çorba kaşığı bezelye (ben dondurucudakileri yıkayarak çiğden kullandım)
tuz

karabiber


Temizlediğiniz tavuğa tuz ve karabiber serptikten sonra dışını salçayla sıvayın ve büyük boy fırın poşetinin içine alıp fırın kabına oturtun. Havuç, bezelye ve patatesleri de ekledikten sonra torbanın ucunu bağlayın. Torbanın köşesini ucundan makasla kesin ve kürdanla torbayı birkaç yerinden delin ki fırında pişerken patlamasın. 200' fırında tavuk kızarana kadar pişirin.

Afiyet olsun!

Not: Hiç su koymadan pişirdim..

5 Aralık 2008 Cuma

Teflonda Hamsi

Balığı çok sevsem de pişerken eve yayılan ve çok zor çıkan kokusu sebebiyle fazla sık yapmam (ya da temizlik gününden bir gün evvel yaparım).. Fakat yakın zamanda annemden öyle bir tarif öğrendim ki, hem pratik hem de benim gibi "huylu"lar için ideal..

Malzemeler:
1 kg. hamsi
mısır unu
1 çorba kaşığı sıvıyağ


Kılçıkları ve kafaları ayıklanmış, yıkanmış ve süzdürülmüş hamsileri ikişer ikişer sırt kısımları dışa gelecek şekilde birbirine kapatın. Mısır ununa bulayıp yağladığınız yuvarlak teflon tavaya dip dibe dizin. Orta ateşte bir yüzü kızarınca -ortalama 5-6 dk- tavanın üzerine düz bir tabak kapatarak tavayı ters çevirin ve diğer yüzünü de kızarıncaya kadar pişirin. Yanında da bol salata ile sıcak servis edin..

Afiyet olsun!

10 Ekim 2008 Cuma

Palamut Sofrası

Hatırlarsanız daha önce, annemin tam bir balıksever olduğundan bahsetmiştim. Sonbaharın gelmesini fırsat bilen annem geçen haftasonu bizi balık keyfi yapmaya davet etti, kendi evimde kızartma yapmayan ben, bu teklifi seve seve kabul ettim.. İşte pazar gününden birkaç kare..

nefis palamutlar.. Balıkçıya dilimlettiğiniz palamutları un ve tuz karışımına bulayıp kızgın yağda kızartın, hepsi bu!

Sanırım tiyatrodan başka sonbaharı en keyifli şekilde geçirmenin bir diğer yolu da bol bol balık yemek..

5 Temmuz 2008 Cumartesi

Beklenen Sofra

Zahmet vereceklerini düşündüklerinden, geçtiğimiz ramazanı saymazsak, yemek davetlerimi geri çeviren ailem nihayet cuma akşamı, yoğun ısrarlar neticesinde, bize geldi.. Şeref konuğu olarak özel ilgi gösterdiğimiz anneannem de yanlarındaydı..

Menüdekiler:

Salamlı kaşarlı tavuk - ince dövdürdüğüm göğüs tavukların arasına kaşar peyniri ve salam koyup ikiye katladım. 180' fırında pişirdim. Tavuklar piştikten sonra ızgara konumunda üzerlerini kızarttım.

Peynirli maydanozlu patates:  6-7 adet patatesi haşlayıp çatalla ezdikten sonra beyaz peynir, ince kıyılmış maydanoz, 1 yumurta sarısı ekleyip karıştırdım. Son olarak kar haline gelinceye kadar çırpılmış 1 yumurta beyazı ilave edip patatesleri ezmeden harmanladım ve 200' fırında pişirdim.

Perde Pilavı - Kardeşim için özel yaptığım bu pilav bir sonraki gönderinin tarifi olacak.

Kabak salatası

Annemin getirdiği patlıcan kızartması - sağlıklı olmayışı yüzünden çok nadir yaptığımız için, yemek esnasında kızartmayı en son ne zaman yediğimizi hatırlamaya çalıştık.. Ama cevabı bulamadık..

Zeytinyağlı fasülye

biberli Trakya salatası - Sahrap Soysal'a ait bu salata tarifine göre, közlenmiş biberleri minik minik kesip maydanozu incecik doğradım. Zeytinyağı, sirke ve 1 diş ezilmiş sarımsakla harmanladım.

ve tatlı olarak Pelin'in parfesini hazırladım..

Bu menüde herşeyden güzel olan bir anneannenin torunuyla iftihar etmesiydi..

9 Haziran 2008 Pazartesi

Karadeniz Turu Son Gün Uzungöl - Ayder Yaylası

Gezimizin son gününe İnan Kardeşler'de kahvaltı ve göl etrafında gezinti ile başlıyoruz. Hava oldukça soğuk..






Arabayı aşağıda bırakıp göle tepeden bakmak için yukarı tırmanıyoruz..







Öğlen Uzungöl'den ayrılıp sınır kapısına gidiyoruz..


Dönüşte Rize'nin Çamlıhemşin girişinden Ayder Yaylası'na doğru yol alıyoruz.

Gezimiz boyunca gördüğümüz teleferiklere Çamlıhemşin'de de rastlıyoruz. Vadilerin yamaçlarına kurulu köylerin hanelerinin bahçeleri karşı yamaçta olabildiğinden, kurdukları teleferiklerle kimi zaman ürünlerini kimi zaman da insan taşıdıklarını öğreniyoruz..

Çok vakit geçmeden Ayder Yaylası'ndayız..

Her yer yemyeşil, çimenler bir örtü gibi etrafı kaplamış.. Pekçok motel ve pansiyon var, biz Kuşpuni'nde karar kılıyoruz.. Tertemiz ve sımsıcak bir dağ evi burası..


Pencereden gördüğümüz ve gün boyu sesini duyduğumuz güzellik..


Açık hava karnımızı acıktırınca akşam yemeği molası veriyoruz..

Tereyağlı kaşarlı alabalık

karışık salata

ustadan tarifini aldığım mıhlama..

ve turşu..


Ertesi sabah Kuşpuni'nde kahvaltıyla Karadeniz gezimizi sonlandırıyoruz..


Sanki Karadeniz de hüzünlü biz onu bırakıyoruz diye.. Bir daha gelmeye söz vererek muhteşem doğası, güleryüzlü insanları, nefis mutfağı ile yolculuk boyunca gezip gördüğümüz yerleri düşünüyoruz.. Kimbilir İstanbul'a gidince nasıl alışacağız..

4 Haziran 2008 Çarşamba

Karadeniz Turu 2. Gün Amasra - Safranbolu - Sinop

İstanbul'da her sabah duymaktan yorulduğum alarm yerine kuş cıvıltılarıyla uyandığımdan mı, Abant'ta soluduğum temiz havadan mı, yoksa sadece tatilde olduğumdan mı bilmem saat 06:00'da açıyorum gözlerimi Amasra'da.. Her yer sessiz, deniz çarşaf gibi..



















Terasta deniz manzaralı bir kahvaltı eşliğinde, emeklilik günlerimizi Amasra'da geçirme planları yapıyoruz..




Oymacılıkla meşhur bu şirin kasabada "ağaçtan insan bile yapılıp canının verilmediğini" öğreniyor, gazetelikler, bastonlar, salata kaseleri ve envai çeşit hediyelik eşyayla dolu Çekiciler Çarşısı'nı geziyoruz.




Çarşı cıvıl cıvıl, insanlar güleryüzlü, etraf tertemiz..

Amasra'da bir çöp kutusu.. Hayret ediyoruz, tertemiz ve etrafında çöp yok!

Çarşıda zarif dekorasyonuyla dikkatimizi çeken bir cafe-fırın: Ata Fırın


Mola vermek ve manzaranın tadını çıkarmak için tepedeki Ağlayan Ağaç çay bahçesinde soluklanıyoruz. Çay da çok güzel, Emel Sayın eşliğinde manzara da.. Dileyen manzaranın tadını dürbünle çıkarabiliyor..


Amasra'dan ayrılmak zor da olsa programımız yoğun.. Öğlen Safranbolu'ya hareket ediyoruz.

Bartın yolu nefis manzarasıyla bizi mest ediyor, meğer ne çok hasretmişiz doğaya..

Unesco'nun Dünya Miras Şehri ilan ettiği Safranbolu küçük ve capcanlı.. Havuzlu Asmazlar Konağı ziyaretçilere kapalı olduğundan, gezimize Cinci Han Otel'den başlıyoruz.



Çarşıda dolaşıp Sanfranbolu'nun susamsız simidinden tadıyoruz. Nefis!



Elimizde simit, Hıdırlık Tepesi'nin yolunu tutuyoruz. Biraz zahmetli bir parkurdan sonra Safranbolu ve mahremiyetin önemini vurgulayan giyotin pencereli Safranbolu evleri ayaklarımızın altında..

Öğlen yemeği molasını Kazanocağı'nda veriyoruz ve Ata Bey'in güleryüzlü servisi ile çok lezzetli yöresel yemeklerin tadına bakıyoruz..













Ermeni'lerin sık yaptığı
peruhi, içine kıyma yerine süzme yoğurt koyulan bir çeşit mantı.

















Terayağlı uzun fasulye
- Antalya şeker fasulyesi, bol soğanla yapılmış, enfes..


















Etli yaprak dolması
- öyle ufak sarılmış ki, çok zahmetli olmalı..

















Cevizli keşli yayım
- erişteye bayıldık!


















Bağlar gazozu
- çok hoş bir sakız kokusu var. Kahvelerde çok içildiğini öğreniyoruz..














Sakızlı sütlaç
- bundan böyle sütlacı mutlaka sakızlı yapacağım!


Yemekten sonra İmren lokumlarının tadına bakıp Hükümet Konağı'nı geziyoruz..



Öğleden sonra Safranbolu'dan ayrılıyoruz ve Sinop'a hareket ediyoruz. Gece yolculuk yapmayı tercih etmediğimiz için tur boyunca hava karardığında varıyoruz bir sonraki şehre. Böylece hem akşam hem de gündüz görüyoruz gezdiğimiz yerleri. Sinop'ta Öğretmenevi'ne yerleşiyoruz.


ve sahile inip Saray Restaurant'ın yolunu tutuyoruz.















İskorpit (çarpan) balığı














ve
karışık salata ile Karadeniz'de ikinci günümüzü noktalıyoruz..